Çünkü gökkuşağının bu kadar farklı ismi olduğunu bilmiyordum, Emre Kongar sayesinde öğrenmiş oldum bende.
Kitapta sanki kendi kızlarına değilde size sesleniyormuş gibi geliyor ve gerçekten de hayata dair önemli bilgileri yine bu kitapta yakalabiliyorsunuz. İçten bir babanın kendi kızına tavsiyelerini, tecrübelerini, nasıl aktardığını okuyorsunuz ve bir babanın kızını hem özgür bırakmak isteyip hemde korumacı tarafını da geri plana atmadan aradaki ince çizgiyi nasıl yakaladığını görüyorsunuz.
Bir baba düşünün, kızları yuvadan uçup gittikten sonra kendi kabuğuna çekilip öz hesaplaşmasını yapıyor. 'Kızlarımla ne kadar kaliteli zaman geçirebildim? ' ya da 'kızlarıma yeterince faydalı olabildim mi?' diye sorular soruyor kendine ve bu doğrultuda başlıyor mektuplarını yazmaya. Kitabı ikinci kez okuyuşum aslında ilk okumam çok eskiden olduğu için elime geçtiğinde tekrar hatırlamak istedim.
Aslında amacım kitabı yazmak değildi sadece içinden bi kesitini anlatmak istemiştim.
Gelelim asıl yazılmak istenilen konuya;kitabı okurken en çok etkilendiğim kısım gökkuşağını anlatmasıydı. Bölüm girişine 'Sizinle birlikte hiç gökkuşağı seyretmedik' diye başlıyordu.
Aslında basit gibi görünen ama anlık mutluluklar her zaman önemliydi işte. Çünkü dönüp baktığımızda aklımızda sadece onlar kalır..
Hiç yorum yok :
Yorum Gönder